9 Eylül 2014 Salı

BAŞKASININ GÜNAHINA AĞLAYAN ADAM'I DUYDUNUZ MU?

Uyanalım diye uyanık olan, ebediyen gülelim diye ağlayan adamı tanıyor musunuz? Kendi günahına ağlayamayanların günahına bile ağlayan adamı biliyor musunuz?

Bediüzzaman Said Nursi hayatı boyunca insanları iman yoluna çağıran, en kötü insanlara bile merhametle bakabilen, hayatının çoğu yaşadığı dönemde İslam'ı çökertmeye çalışanlar yüzünden hapislerde geçen, günümüzde okunan Risale-i Nur'ların müellifi olan bir insandır. Evet, o da bizim gibi insandı. Ancak onda öyle cevherler vardı ki... Düşünsenize; "Bu milletin imanını selamette görürsem cehennem alevleri içinde yanmaya razıyım." diyebiliyor!
Öyle biri ki; paradan, makamdan, şanda, şöhretten hep kaçtı. Hediyeleri bile kabul etmezdi. Dünyavi maksatlar için yanına gelenleri kabul etmedi.
Talebeleri vardı. İşçi, ayakkabıcı, bakkal, berber, memur... Hatta katil ve hırsızlar! Çünkü onda öyle bir şefkat vardı ki, onun olduğu bir hapishane adeta bir medrese haline geliyordu. En sevgisiz, en taş kalpli adamlar bile onun şefkatiyle yumuşuyor, iman ediyorlardı. Ayrıca sadece insanlara karşı değil, hayvanlara karşı da çok şefkatliydi.
Eserlerini yazarken çok zorlandı. Onu engellemeye çalışanlar oldu.Hapisteyken zehirlenmeye ve öldürülmeye çalışıldı. Ama o, Allah'ın da yardımıyla ısrarla iman davasını devam ettirdi, eserlerini yazdı. İmkan kısıtlılığından dolayı kibrit kutularına yazması gerekti, yine yazdı. Çünkü insanları kurtarmalıydı, kurtarmak istiyordu.
İman öyle bir şey ki arkadaşlar, onun da deyişiyle: "İman insanı insan eder, belki insanı sultan eder. Hakiki imanı elde eden adam, kainata meydan okuyabilir." İşte bu yüzden, böylesine önemli bir dava için: "Bir Said değil, bin Said feda olsun!" dedi. 
Dünya şeylerine hiç önem vermezdi. Çok az yerdi. Düşünün bir, biz bir günde bile çeşit çeşit yemekler yerken bir ekmek ona bir hafta yetiyordu. Bir elbisesini yıllarca giyerdi.
İnsanlar onun eserlerini okuyup yola geliyorlar. O, eserlerindeki bu muhteşem tesirin kendinden kaynaklanmadığını söyler, Kur'an ve ihlasa bağlardı.
Kelimeler bu büyük Üstad'ı anlatmaya yetmiyor arkadaşlar. Onu anlatmak için değil bir sayfa, cilt cilt kitaplar lazımdır. Ancak ben burda son noktayı koyuyorum. Hoşça kalın!

0 yorum:

Yorum Gönder