Saka kuşu serçegillerden olmakla
birlikte ırkı oldukça zengindir. Kırmızı, siyah, kahverengi, sarı, beyaz gibi
renklerde tüylere sahip olan, ayrıca desenleriyle de ilgi çeken saka kuşu
kafeslerde beslenen kuşlardan biridir. Çok ta güzel ötüşü vardır. Duysanız
içiniz geçer, hayallere dalarsınız. :D Boyu ortalama 13 santimetredir.
Genellikle ağaçlık yerlerde yuva yaparak ve sürü halinde yaşar. Yuvasını yerden
ortalama 6 metre yüksekte yapar. Kendi yaşam alanında deve dikeni tohumuyla
beslenir. Dişi saka kuşu üreme döneminde altı adet yumurta bırakır. Ayrıca
üreme döneminde 3 kez kuluçkaya yatabilir. Kömürcü
sakası, Ak gerdan saka, Kasım sakası, Keneset, Mart sakası gibi türleri de mevcuttur.
Bunlar daha çok bilinenleridir. Saka kuşu, çok güzel mi güzel, neşeli mi neşeli
bir kuştur. Ve yazar burada, daha söyleyecek bir şey bulamayınca kaçar.
Görüşmek üzere!
31 Ağustos 2014 Pazar
30 Ağustos 2014 Cumartesi
RUHUNU YÜZÜNE GİYECEK KADAR CESUR MUSUN?
Olduğun gibi görünmek çok zor iştir, cesaret ister. Cidden, bakmayın kolay söylendiğine. İnsan bir ömür harcayabilir olduğu gibi görünmek için. Şöyle bir şey de var ama: insan "olduğu gibi görünmek" lafını duyunca aklına ilk "ben kimim?" sorusu geliyor. Ya da "Ben nasıl biriyim?" , "Ben neyim?" gibi benzer sorular. Bir bakıma kendisini sorguluyor yani. Ve bu sorulara cevap vermek hayatı çok sade olan bir adam için bile hiç kolay değildir. Düşünsenize, daha bu sorulara bile cevap veremezken, olduğumuz gibi görünmek ne kadar zordur. Yani, demek istediğim şey filan yok aslında. Bu konu öylesine aklıma geldi ve bende bir şeyler karalamak istedim. Sandığımızdan daha derin bir konu. Ama çok derinlere inmekte iyi değilim. "Olduğu gibi görünmek" az insanın başarabildiği çok güzel bir şey. Mevlana'nın meşhur sözünü bilirsiniz: "Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.". Ne diyelim. Ne mutlu olduğu gibi görünen insanlara!
29 Ağustos 2014 Cuma
GÜZEL GÖRMEK
Hayatımızda
bazı sıkıntılar olur. Zor zamanlar geçiririz. “Ah Bu Şikâyetler!” yazımda da
anlattığım gibi bu sıkıntılı zamanlarda şikâyet etmeye başvurabiliyoruz. Oysaki
daha mutlu bir hayat yaşamak istiyorsak her şeyi güzel
görmeliyiz. Bediüzzaman Said Nursi’nin de bir sözünü hatırlatmak
isterim: “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Yani demek istediğim, gönül gözüyle görmeye çalışmalıyız. Aslında sadece sıkıntılarımızı değil her şeyi güzel görmeye
çalışmalıyız. Tabi bu, günümüzde biraz zor. İnsanlar üçkâğıtçılık,
dolandırıcılık peşinde. Fakat biz yine de bardağın dolu tarafına bakmalıyız
değil mi? Yani sonuç olarak hayattan lezzet almak istiyorsak güzel görelim,
güzel düşünelim. Hoşça kalın!
28 Ağustos 2014 Perşembe
BAŞARIYA GÖTÜREN YOLLARDAN BİRİ: HAYAL KURMAK
27 Ağustos 2014 Çarşamba
KEŞKELER
Keşkeler,
insanın canını yakan, pişman olmasına neden olan şeylerdir. Ne kadar canımızı
yaktığımızı bilsekte, hep “keşke” vardır dillerimizde. Kendi yaptığımız yanlışların,
başkalarının yaptıklarının yada sadece rastladığımız olayların diğer tarafını
hayal ederiz. Şöyle ki: “keşke” deriz, “böyle olsaydı.”. “keşke” deriz,
“yapabilseydim.”. Bir yandan da kendini avutur aslında insan. Ama ne yaparsa
yapsın, pişmanlıkları gittikçe onun yüzüne vurulur, acıtır. Zaten insan “keşke”
derken pişmanlığını belirtmez mi? Ama unutmayın “keşke” dediğiniz, olmasını
istediğiniz şeyler gerçekte olsaydı, belki de şuan olduğunuz durumdan daha kötü
bir halde olabilirdiniz. Şunu demek istiyorum yani; “Her işte bir hayır
vardır.” derler ya. O istediğiniz şeyin size olumlu etki edeceği garantisi yok
sonuçta. Mesela zengin olmak; evet herkes bunun kendisi için iyi olacağını
düşünebilir. Ama belki de bu dileğiniz gerçekleşse bütün arkadaşlarınızı
kaybedeceksiniz yada bencilleşeceksiniz. Ne bileyim. Sadece iyi yönlerine bakmayalım
diyorum. Çünkü bazen bizim göremediğimiz kötü yönleri de olabilir. Kısacası
“keşke”lerle geri gelmeyecek olan değerli zamanımızı harcamaya gerek yok. Hatta
geçmişin keşkeleri şu anımızı çalan bir hırsızdır. Değer mi şu anımızı
mahvetmeye?
26 Ağustos 2014 Salı
KENDİNE GÜVEN!
İlkokuldayken bende
öyleydim. Kendime güvenmediğimden midir yoksa utandığımdan mıdır bilmem ama
hocaların derste hiç söz almadığım konusundaki şikayetlerini hatırlar gibiyim.
:D Doğrusu bunun iyi bir şey olduğunu kimse savunamaz. Bu sadece küçük bir
örnekti. Hayatımızda karşılaşacağımız bazı durumlarda özgüven yetersizliği çok
daha ciddi sorunlara yol açabilir. İşte bu yüzden, kaybetmek istemiyorsanız ilk
önce kendinize güvenmeyi öğrenin. Asla kendinize küçümseyici şeyler söylemeyin,
kendinizi zavallı biri olarak görmeyin. Aynanın karşısına geçin ve kendinize
olan güveninizi arttıracak şeyler söyleyin. Bu yazıma da burada son noktayı
koyuyorum. Görüşmek üzere, diyorum ve kaçıyorum.
25 Ağustos 2014 Pazartesi
MANEVİ MUTLULUK
AH BU ŞİKAYETLER!
"Bilmem ne yeni ayakkabı almış! Niye benim
yok yaa?"
Ya ayakların olmasaydı?
"Şunun telefonu çok güzel, keşke bende
alabilsem!"
Ya telefonu tutacak ellerin olmasaydı?
"Bütün arkadaşlarımın sevgilisi var, benim neden
yok?"
Ya hiç arkadaşın olmasaydı?
Vee bu gibi şeyler. Tabii ki size onun bunun eşyalarına bakıp ta bundan
benimde olsa demeyin demiyorum. Bu ister istemez hepimizin yaptığı bir şey. Sadece
çok fazla şikayet ederek hayatımızı zehir etmemize gerek olmadığını, elimizdekilerle yetinebileceğimizi anlatmaya çalışıyorum. Sonuçta
istediğiniz şeyi
alabilecek duruma geldiğinizde alırsınız.
Şikayet etmek için pek fazla nedenimiz yok bence. Sokaklarda gördüğümüz ya da tanıdığımız bazı insanlar
sahip olmadıkları onca şeye rağmen mutlular. Belki de mutluluk sadece maddi şeylerden
ibaret değildir ha?
(bkz: Sonraki konu; manevi mutluluk)
24 Ağustos 2014 Pazar
YA SABIR!
Çoğu insan bazen "sabırsızlık" yüzünden kötü şeyler yaşayabilir. Evet, itiraf ediyorum: Sabırsız olmak birçok şeyi kaybetmenize neden olabilir. Sabırsızlık kavramından da anlaşıldığı gibi acele etmek, işinize şeytan karıştırabilir. Bundan dolayı ne iş olursa olsun sabırlı olmak en iyisidir. Mevlana Celaleddin-i Rumi`nin de dediği gibi: "Sabırlı kuş, bütün kuşlardan daha iyi uçar."
Bu konuyla ilgili aklıma gelen basit bir örneği söylemek istiyorum. Günümüzde internette yer kaplayan, interneti çöplüğe çeviren boş, terkedilmiş bloglar, insanların sabırsızlığını ortaya çıkaran bir şey bence. Örneğin kişi kendine bir blog açıyor, birkaç gün bir şeyler yazıyor, ancak eline hiçbir şey geçmeyeceği kanısına varıp bloğunu bırakıyor. İşte çoğu bloğun kullanılmıyor olmasının en önemli nedenlerinden biri: kişinin hemen ilk günlerde bir şeyler beklemesi. Oysa ki sabredip, bloğuyla ilgilenmeye devam etse, diğer bloglar gibi onun bloğu da kendine kazanç sağlayabilir. Ne demiş Napoleon:
"İnsan sabır ve dayanıklılığıyla vebayı bile yener."
Son olarak hepimiz sabretmenin hayatımızda bizleri başarıya götürecek olan en önemli yollardan biri olduğunu biliyoruz. Bu yüzden işiniz ne olursa olsun, aceleye getirmeyin.
Tam şu anda bir "YA SABIR!" deyin, silkelenin ve kendinize gelin. Çünkü "Allah sabredenlerle beraberdir!"
Bu konuyla ilgili aklıma gelen basit bir örneği söylemek istiyorum. Günümüzde internette yer kaplayan, interneti çöplüğe çeviren boş, terkedilmiş bloglar, insanların sabırsızlığını ortaya çıkaran bir şey bence. Örneğin kişi kendine bir blog açıyor, birkaç gün bir şeyler yazıyor, ancak eline hiçbir şey geçmeyeceği kanısına varıp bloğunu bırakıyor. İşte çoğu bloğun kullanılmıyor olmasının en önemli nedenlerinden biri: kişinin hemen ilk günlerde bir şeyler beklemesi. Oysa ki sabredip, bloğuyla ilgilenmeye devam etse, diğer bloglar gibi onun bloğu da kendine kazanç sağlayabilir. Ne demiş Napoleon:
"İnsan sabır ve dayanıklılığıyla vebayı bile yener."
Son olarak hepimiz sabretmenin hayatımızda bizleri başarıya götürecek olan en önemli yollardan biri olduğunu biliyoruz. Bu yüzden işiniz ne olursa olsun, aceleye getirmeyin.
Tam şu anda bir "YA SABIR!" deyin, silkelenin ve kendinize gelin. Çünkü "Allah sabredenlerle beraberdir!"
ISPANAK
Demir, magnezyum, fosfor ve iyot
mineralleri içeren, ayrıca A, C, E ve B grubu vitaminleri ile protein yönünden oldukça
zengin bir besindir. Ayrıca harika bir lif kaynağıdır.
Ispanağın en önemli
faydalarından biri vücudun dayanıklılığını arttırması ve vücuda kuvvet vermesidir. Buna bağlı olarak ta yorgunluğu giderir. Hamilelere
ve doğacak çocuğa güç verir. Zihni kuvvetlendirerek yaşlılık nedeniyle görülen öğrenme zorluklarını giderir.
Ispanağın kansızlık ve demir
eksikliği gibi hastalıklara iyi geldiği herkesçe bilinir. Bunlardan başka kanser, kalp ve damar hastalıkları ile soğuk algınlığı, ağız, boğaz ve göğüs hastalıklarına karşı da oldukça yararlıdır.Yapılan
araştırmalar ıspanağı bolca tüketen kişilerde deri, akciğer, prostat ve idrar
torbası (mesane) kanserlerine yakalanma oranlarının düşük olduğunu
göstermiştir. Ayrıca felce iyi gelmekle beraber yaşlanmaya bağlı görme bozukluklarına karşı da faydalıdır. Potasyum açısından çok
zengin olduğundan yüksek tansiyona iyi gelir. Şeker hastalarına yararlıdır. Sinirleri
yatıştırmasıyla birlikte sakinlik
verir. Sindirimi kolaylaştırması da önemli faydalarından biridir. Kolesterolü düşürür. İdrar söktürücü olmakla beraber basura ve kabızlığa iyi gelir.
Yara ve yanıklardaki hücrelerin yenilenmesini hızlandırır. İçerdiği demir mineraliyle kemikleri ve dişleri güçlendirir. Ayrıyetten diş çürümelerini engeller.
Ancak
dikkat edilmesi gereken bir husus vardır ki o da gut hastalığı, safra ve böbrek
taşı rahatsızlıkları çekenler yüksek oranda oksalat içeren ıspanağı
yememelidir.
23 Ağustos 2014 Cumartesi
İNSANIN MUHTEŞEMLİĞİ
22 Ağustos 2014 Cuma
A VİTAMİNİNİN YARARLARI / BULUNDUĞU BESİNLER
A Vitamininin vücudumuz için oldukça faydalı bir vitamin olduğunu çoğumuz biliyoruzdur. Bu nedenle bu yazımda A Vitamininin yararlarından ve bulunduğu besinlerden bahsetmek istedim. Öncelikle A Vitamini, vücut dokuları, cildin sağlığı ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi konusunda çok önemli bir yere sahiptir. Sağlıklı bir kemik yapısı için de gereklidir. Antioksidan olarak faaliyet yaptığı için hücreleri özellikle kansere ve diğer hastalıklara karşı korur. Ayrıca yaşlanma sürecini yavaşlatır. Yağ depolanmasına da yardımcı olur. A vitamininin vücudumuz yönünden diğer bir önemi ise proteinlerin A vitamini olmadığı zaman kullanılamamasıdır. Bilinen bir faydası da görme duyusu için önemli olmasıdır. Özellikle, anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişmesi için hamilelerin yeteri kadar A vitamini alması gerekir.
A Vitamini hayvansal gıdalarda daha çok bulunur. Özellikle balıkyağı ve karaciğer olmak üzere, böbrek, süt, mantar, yumurta sarısı, buğday, baklagiller, havuç, fıstık, ceviz ve domates A Vitamini içeren besinler arasındadır.
Bundan başka olarak A vitamini az alındığında gece körlüğü, büyümede düzensizlik ve tavukkarası gibi rahatsızlıklar görülürken fazla alındığında ise zayıflama, saç dökülmesi, hâlsizlik gibi belirtiler ortaya çıkar.
A Vitamini hayvansal gıdalarda daha çok bulunur. Özellikle balıkyağı ve karaciğer olmak üzere, böbrek, süt, mantar, yumurta sarısı, buğday, baklagiller, havuç, fıstık, ceviz ve domates A Vitamini içeren besinler arasındadır.
Bundan başka olarak A vitamini az alındığında gece körlüğü, büyümede düzensizlik ve tavukkarası gibi rahatsızlıklar görülürken fazla alındığında ise zayıflama, saç dökülmesi, hâlsizlik gibi belirtiler ortaya çıkar.
Yazar
12:58
0
yorum
a vitamini,
faydalı,
hayvansal gıdalar,
kemik,
sağlık,
vitamin,
vücut,
yaşlanma süreci
21 Ağustos 2014 Perşembe
ZAMANI NASIL DAHA İYİ DEĞERLENDİREBİLİRİM?
Merhaba arkadaşlar. Bugün "zaman" konusu üzerinde
duracağım. Hepinizin
bildiği gibi çoğu insanın dikkatli
harcamaya çalıştığı ancak bazen kendine bile yetiremediği şeydir zaman.
Hayatımızdaki bazı şeyleri düzene sokalım derken darmadağın
edebiliyoruz bazen. Bundaki en önemli etken zamanı doğru kullanamamak
bence. Peki vaktimizi nasıl daha iyi değerlendirebiliriz? Nasıl az bir vakte daha çok şeyi sığdırabiliriz? İşte cevabı:
1. Öncelikle herkesin kendine özel günlük bir planı olması gerek diyebilirim.
Ama plan deyince gözünüz korkmasın. Plan insanı sıkmamalı, yapacağı işler arasına molalar serpiştirilmelidir. Örneğin bir öğrencinin günlük planında şu kadar saat ders çalışma veya şu saatler arasında kitap okuma vb. şeyler olur. Tabi tembel bir öğrenci değilse. :D
2. Eğer bir plan varsa bunu uygulamak ta
gerekir tabi. Plan uygulamanın bazı kolay yöntemleri vardır. Mesela bir gün kendinizi internetin büyülü dünyasına kaptırdınız ve planınızı uygulamayı unuttunuz. Ceza olarak sonraki gün kendinize interneti yasaklamalısınız. Eğer bu size ağır geliyorsa planınızdaki yapılacak işleri -mesela-
öğleden önceye
sığdırıp geri kalan zamanınızda istediğiniz kadar
internette gezebilirsiniz.
3.Kendimden bilirim; planı bir gün uygulamadınız mı artık hiç
uygulayasınız gelmez. İşte bu yüzden ilk günden itibaren kendinizi biraz zorlamalısınız. Birkaç hafta sonra zaten plan
iyice yerleşmiş olur ve uygulamak emin olun daha kolay olur.
4. Zamanın geri gelmediğini aklınızda tutmalısınız. Üç saat
boyunca televizyon izlersiniz, izlerken keyif alırsınız fakat vaktinizin geçtiğini gördüğünüzde ister
istemez üzülürsünüz ve hatta pişman bile olabilirsiniz. "Ne yani şimdi hiç televizyon izlemeyelim mi
kardeşim?" diye
soracak olursanız, tabi ki izleyeceksiniz, izleyeceğiz: Plana uygun olarak. Örneğin bir saat yapacağınız işi yaptınız( ders çalışmak, kitap
okumak, köpeği dışarıda yürütmek, bulaşıkları yıkamak gibi her şey olabilir.) daha sonraki bir saat molanız olur ve televizyon
izleyebilirsiniz.
Biliyorum hep "plan" üzerinde
durdum ancak zamanı en iyi şekilde değerlendirebilmek için bir plan kurmak ve düzenli bir şekilde uygulamak şart. Son
olarak Hz.Ömer`in bir sözünü söylemek istiyorum:
Hayatta dört şey geri gelmez; söylenen söz, atılan ok, geçen
zaman ve kaçırılan fırsat.
Hadi kalın sağlıcakla!
Yazar
19:38
0
yorum
ceza,
plan,
uygulamak,
vakit,
zaman,
zamanı değerlendirebilmek,
zamanı doğru kullanmak
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)