14 Aralık 2014 Pazar

ARKADAŞ DEMEK...



Arkadaş seçimi önemlidir. Ancak ne var ki arkadaş seçimi kadar zor bir şey yoktur. İnsanlar arkadaşlarının kendileriyle aynı şeyleri sevmesini, aynı şeylerden nefret etmesini isterler. Ancak herşey bununla bitmez ki. Bence arkadaş demek, hep birbirlerinin arkasında olmak demektir. Hiç bir zaman, ne olursa olsun yüz çevirmemek demektir. Ufacık şeyler yüzünden aranızın bozulmamasıdır mesela. Arkadaş dediğin, yaptığın küçük yanlışları dahi yüzüne söylemelidir ama bu yanlışlar yüzünden sana küsmemelidir. Arkadaş dediğin, ağladığın zaman yanında olmalıdır. Arkadaş dediğin, düşünce sana güler ama seni asla yerde bırakmaz. Arkadaş demek, sırdaş demektir, dost demektir, kardeş demektir. Ama böyle bir arkadaş bulmak zordur. Tabii ki dört dörtlük bir arkadaş aramak yanlış. Arkadaş seçiminde önemli olan kendinize yakın hissettiğiniz biri olmasıdır, Mesela yanında istediğiniz gibi saçmalayabileceğiniz, ya da sırlarınızı hiç düşünmeden anlatabileceğiniz biri. Böyle bir arkadaşa ya da böyle arkadaşlara sahip olanlar ne kadar şanslı olduklarını bir daha düşünsünler bence. Eğer gerçek bir dosta sahipseniz, onu asla bırakmayın. Hep arkadaşın yapması gerekenleri söyledik. Ama biliyorsunuz ki bunların hepsi sizin içinde geçerli. Dostluk, gerçekten anlatılmaz bir şey. Ne mutlu bu anlatılmaz şeye sahip olanlara! 
12 Aralık 2014 Cuma

NO PAIN NO GAIN

“No pain, no gain.” diye bir söz vardır İngilizcede. Anlamı çile yoksa kazanç ta yoktur gibimsi bir şey. Açıkçası bunun çok doğru bir söz olduğunu hepimiz biliyoruz. Aslında bu sözün anlatmak istediği şeyi tek bir cümleyle özetleyebiliriz. “Başarı tepesine çiçekli yollardan gidilmez.”. Başarmak istiyorsak önümüze çıkacak olan engellerin riskini alarak yola çıkmalıyız. Ve ne olursa olsun engellerden yılmamalıyız. Çünkü aslında engeller bizi yıldırmak için değil, daha da hırslandırmak için vardır. En baştaki sözümüze dönelim şimdi. Bu sözün Türkçe karşılığı “Zahmet olmazsa rahmet olmaz.” Olurdu heralde. :D  Bu deyiş her insan geçerlidir bir bakıma. Yukarıda başarmak filan dedik ama, işte ne biliyim hayatta bir amacı olmayan, bir şeyi başarmaya çalışmayan insanlar bu sözün onların üzerinde etkisinin olmadığını sanmasın. Bir kere hayatta bir amacı olmayan insan olmamalıdır. Şu an düşünün. Ve eğer amacınız olmadığı kanısına varırsanız hemen kendinize bir amaç bulun. Çünkü amaçsız yaşayan insanların mutlu olduğu kimse tarafından görülmemiştir. Amacınızı buldunuz mu? Tamam, şimdi de bu amacı yerine getirmek için yapabileceklerinizi düşünün. Diyelim ki sınava gireceksiniz ve amacınız da bu sınavdan geçmek. Bu amacı gerçekleştirebilmenin birçok değişik yolu vardır değil mi? Öncelikle herkesin bildiği bir yöntem: çalışmak. Bundan başka kopya çekmek, çalışıyorum diye kendini inandırıp aslında çalışmamak, büyüklerin duasını istemek gibi değişik ve bazıları saçma olan yöntemler de olabilir. Dua isteyebilirsiniz evet ama bu sizin çalışmanıza gerek kalmadığını göstermez. Bu sınavdan geçmekte size en faydalı olacak olan çalışmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz. Belki kopya çekerek de yırtabilirsiniz. Ancak bu sadece bir kere olur. Sınavı geçmek için çalışarak biraz zahmet çekmelisiniz. Bir kere şansınız yaver gidebilir. Ama bu, her zaman böyle olacağını göstermez. Bir şeyler yapmak, bir şeyleri başarmak istiyorsanız siz de herkes gibi uğraşmalısınız. İnsanın amacı uğruna zahmet çekmesi kötü bir şey değil. Zor da değil. İnsan amaçları için bazı bedeller ödemeyi bilmeli. Çünkü başarı yolunda elleriniz cepte ilerleyemezsiniz.
6 Aralık 2014 Cumartesi

MUTLU İNSANLAR NEDEN MUTLU?

Mutlu olmak deyince aklınıza ne geliyor? Para, sevgi, arkadaşlık? Evet, hadi hepimiz itiraf edelim. Paranın mutluluk getirmeyeceğini bildiğimiz halde, daha çok şeye sahip olursak daha mutlu olabileceğimizi düşünüyoruz. Daha fazla şeye sahip olduğumuzda bile, yine bir şeyler istiyoruz. Oysa çoğa sahip olan değil, sahip olduklarının kıymetini bilen zengindir. Önemli olan elindekilerle de mutlu olabilmendir. Ispanak yiyen de doyar, köfte yiyen de. Evet haklısınız burda köftenin bir ayrıcalığı var. Evet haklısınız köftenin tadı daha güzel. Ancak şöyle bir durum da var. Yiyorsunuz ve bitiyor. 2 dakikalık bir tat insana mutluluk veremez ki. Sonuçta yemeği yememizdeki amaç doymak. Neyse konuyu dağıtmayalım en iyisi :D
Yani demek istediğim mutlu olmak o kadar da zor olmamalı. İnsanlar mutluluğu parada pulda aramamalı. Hatta bence bu dünyada mutlu olmak için yeterince vaktimiz olmayabiliyor. Mutluluğumuzu sonsuz hayata saklamak daha mantıklı olmaz mı? Tabi orda mutlu olmak için de çalışmalıyız. Bu dünyada mutsuz mutsuz, somurtarak dolaşın demiyorum tabi ki. Bu dünyada da mutlu olmalıyız. Ve eğer mutlu olmak istiyorsak küçük şeylerle mutlu olabilmeyi öğrenmeliyiz. Başımıza gelen kötü olayları tekrar tekrar düşünüp üzülmektense, bu olaylardan ders almalıyız. Geçmişe takılı kalmamalıyız. Elimizdekilerle mutlu olmayı öğrenmeliyiz çünkü mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını en iyi şekilde değerlendirebilenlerdir.